YAZAR AKADEMİSİ DERNEĞİ
DAHA GÜÇLÜ VE ÖZGÜR AYDINLAR İÇİN
8 Temmuz 2012 Pazar
5 Temmuz 2012 Perşembe
“ EĞER BİLMİYORSANIZ İLİM SAHİPLERİNE SORUN”
İstişare; var olan veya ileride olabilecek bir problemin
çözümü için danışmak, fikir almak; nasihat istemek demektir. Görüş
alışverişinde bulunan topluluğa da Şura denir.
Günümüzde, Yönetim
Kurulu olmayan ve istişare yapılmadan iş yapılan en küçük kurum bile yoktur..
İstişare; çok çeşitli sorunların açıklığa kavuşturulmasın da en pratik, en
kolay sorun çözme yolu haline gelmiştir. İstişare,toplu halde yaşamak zorunda
olan insanın ferdi ve en küçük sosyal yapı olan aileden,en büyük organizasyon
olan devlet sisteminde sorun çözmenin en güvenilir metodu olarak, binlerce
yıldır var olagelmiştir. Öyle ki, artık zamanımızda,Danışmanlık Şirketleri çok
büyük ve milletler arası çözüm üreten kurumlar haline gelmiş; ferdi, ailevi,
ilmi, siyasi, kültürel, askeri, ekonomi, sosyal, psikolojik alanlarda hizmetlerini giderek artırmaktadırlar.“ Bir problemin çözümünde ferdi görüş ve
düşünceler yanılsa bile “ŞURA” nın görüşü asla yanılmaz.” (Tirmizi)
SÜTTEN KESİLECEK ÇOCUK BİLE,İSTİŞARE KONUSUDUR
“ Eğer baba ve ana, birbirleriyle
görüşüp razı olarak çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah
yoktur.” (Bakara : 233)” Ana ve baba birlikte görüşürlerken, şüphesiz
yavrularının yararını gözetirler. Böylece birleşip de, razı oldular mı, artık
yanlış yapma ihtimali çok az olur(…) Fakat, birbirlerine danışmazlar ise veya
bu karar, birinin rızası olmadan alınmış ise, günah olur.” (Elmalılı M. Hamdi
Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Cilt: 2, Sh: 175-176)
Uhud Savaşında Müminlerin kısmen bozulması, dağılması,
dağlara çekilmesive sonrasında “ Peygamberimizin (s.a.s) şanına, hukuk ve
görevine ilişkin olarak yumuşak bir üslup ile şu ayet gönderiliyor:“ Sırf Allah’tan bir rahmet iledir ki
onlara yumuşak davrandın. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, elbette ki
etrafından dağılıp gitmiş olacaklardı. O halde kusurlarını bağışla; günahları
için bağışlama dile; VE İŞ KONUSUNDA ONLARIN GÖRÜŞLERİNİ AL;kesin
kararını verdiğin zamanda artık Allah’a tevekkül et, çünkü Allah tevekkül
edenleri sever.”(Al-i İmran: 159) “Bu açıdan da Peygamberi istişare, bir
eğitim sırrını ve bir rehberlik hizmetini içermektedir. Rivayet edilir ki, “ İş konusunda onlarla istişare et.”
Emri indiği zamanResulullah şöyle buyurmuştur. “ Biliniz ki Allah ve Resulü elbette ki istişareye ihtiyaç duymazlar.
Fakat Yüce Allah bunu benim ümmetime bir rahmet kıldı, onlardan herkim istişare
ederse doğrudan yoksun olmaz, herkim terk ederse hatadan kurtulamaz.” Diğer
bir hadiste ise “ İstişare eden bir
toplum, kesinlikle işlerin en doğrusuna muvaffak olur.” Buyurmuştur.
“…İşleri aralarında danışma “ Şura “ iledir.”(Şura : 38,) “İşleri,
buyrukları, baskı ile değil aralarında danışıkla, birbirlerinin görüşüne
başvuraraktır. Kendi işlerine, kendileri sahiptir.. Aralarında dayanışmasız,
topluluksuz, ayrı ayrı da değil, toplanıp sözü bir etmesini bilirler.
Başvurunun şekli de görüş/oy yeteneği olan genel toplumun görüşlerini temsil
edebilecek, problemleri çözebilecek kişilerin toplanıp görüşmesiyledir.”(
Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, C:2, Sh: 545, 547, 549; Cilt:7,
Sh:277)
SEBE KAVMİNDE ŞURA( M.Ö. 950-115 )
Sebe M.Ö 950-115 yılları arasında yaşamış bir Arap
Kavmidir.Hz. Süleyman, Saba Melikesi Belkıs’a besmele ile başlayan tehdit dolu
bir mektup gönderir. Melike’nin bu tehdit karşısındaki tutumunu, Kur’an-ı Kerim
de Yüce Allah şöyle ifade ediyor:” Ey
ulular, beyler, dedi, bana, bu işim konusunda bir görüş bildirin, siz yanımda
olmaksızın ben hiçbir konuda kesin karar vermiş değilim! “( Neml :32) Kadın
mektubu alınca, memleketin düşünce ve görüşlerine danışılan kurulu olan bir
meclise sundu; “ Şimdiye kadar devlet işlerinden hiçbirinde keyfi davranmadım,
sizin görüşünüzü almadan hiçbirini kendiliğimden uygulamaya koymadım, her ne
emir verdimse sizlerinde hazır bulunmasıyla ve düşüncelerinizi alarak verdim.
Onun için bu mektup işinde de sizin görüşünüzle kuvvet almak istiyorum.” Denilmesinden,
bunların önemli işleri görüşmek hususunda toplanması alışılmış olan bir kurul
olduğu anlaşılıyor. Bu kurulun, her biri on bin kişiyi temsil etmek üzere üç
yüz on iki kişi olduğu da aktarılmıştır. Bu ayetin zahiri, bir meşrutiyet/ bir
Parlamento geleneği olduğunu anlatmaktadır.” ( Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini
Kur’an Dili,Cilt:6, Sh: 329,331,332,333)
İSTİŞARE EDEN
PİŞMAN OLMAZ
Daha 10
yaşında iken annesi tarafından Hz. Peygamber ( s.a.s ) in emrine verilen Hz.
Enes, Resulullah’ın istişareye ne kadar çok önem verdiğini şöyle ifade ediyor: “ Arkadaşları ile istişarede Hz.
Peygamber kadar ileri giden bir başkasını görmedim.” Diyor. ( Tirmizi )İbni Abbas, Hz. Ebubekir
ve Hz. Ömer’i Hz.Peygamber (s.a.s)in iki
veziri olarak değerlendirmektedir. Peygamber Efendimiz: “ Ebubekir ve Ömer istişare sırasında bir meselede ittifak edip
birleştiler mi asla itiraz etmem.”Buyurmaktadır. ( Haysemi )
Hz.
Peygamber (s.a.s )in Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’ den başka danışmanları da
olmuştur. İstişare edilecek konu veya
problem kimi veya kimleri ilgilendiriyorsa kadın-erkek, genç-ihtiyar
ayırmadan onların fikirlerini almış, gereğine inandığı ve faydalı gördüğü
herkesle istişarede bulunmuştur. Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’( r.a )den sonra
özellikle Hz.Osman, Hz. Ali, Talha, Zübeyr, UseydİbnuHudayr, Sa’dİbnuMuaz ve
Sa’dİbnuUbade, Muazİbnu Cebel sıkça
istişare ettiği kimselerdir.” ( Haysemi
)
Allah Resulü
buyuruyor ki: “ Allah’u Teala ikisi sema
ehlinden: Cebrail ve Mikail ve ikisi de arz ehlinden: Ebubekir ve Ömer, olmak
üzere dört vezirle beni takviye etti.” (Tirmizi)Yine Resulullah buyuruyor
ki: “ Allah, bir lider (emir)hak
kında hayır murad
ederse kendisine dürüst bir vezir nasip eder…Allah onun için hayır murad
etmezse kendisine kötü bir vezir musallat eder de unuttuğu şeylerde
hatırlatmada, hatırladığı şeylerde de yardımda bulunmaz.”( Ebu Davut)
Hz.
Peygamber (s.a.s )in, istişarenin önemine dikkat çekmek, hem de sosyal hayata ve buna bağlı olarak ekonomi,
siyasi, kültürel etkinliklere getireceği uyum, huzur, başarı ve mutluluk içinde:” Ümeranız hayırlılarınızdan,
zenginleriniz de cömertlerinizden olur ve işlerinizde aranızda istişare ile
yürürse yerin üstü sizin için yerin altından daha hayırlıdır.” Diye
buyurmaktadır.(İb-ni Kesir)Yine
başka bir hadiste: “ Akıllara sorun,
doğru yolu bulursunuz, (emrime) asi gelmeyin, pişman olursunuz.” Demektedir.( İb-ni Hacer)
HZ. ÖMER VE İSTİŞARE
Hz. Ömer, ortaya
çıkan veya çıkabilecek sorunların çözümünde, herhangi bir konu ile ilgili
birbirinden ayrı ayrı çalışan dört tane istişare gurubu kurmuş, dört guruba
aynı konuyu tartıştırarak sonuçları alır, o sonuçları tekrar değerlendirip ona
göre karar verdiği rivayet edilmektedir. Hz. Ömer, istişaresiz hemen hemen
hiçbir şey yapmazmış.
Hz. Ömer’in,
istişare meclislerine gençleri de alıp, fikir ve düşüncelerini rahatça
söylemeleri hususunda teşviklerde bulunduğu, asker ve askeri komutanlıkların
yanına danışmanlar tayin ettiği de bilinmektedir.
İb-ni Hacer’in aktardığı rivayete göre: “ İstişareye son
derce ehemmiyet veren Hz.Ömer(r.a) in zaman zaman, akıl ve faziletçe üstün
okuma yazma bilen bir kadın olan Şifa BintuAbdillah’a da müracaat ettiğini ve hatta
onun reyini başkalarının reyine tercih edip, uyduğunu.” Belirtilir.
Said İbni-Müseyyeb, Hz. Ömer(r.a) ile Hz. Osman(r.a)
arasında geçen tartışmalı bir istişare sonucunu şöyle ifade ediyor :“Ömer İbni-Hattab ve Osman İbni Affan
aralarındaki bir mesele için bir nizaya girerlerdi ki, onları seyreden birisi
:” Artık bunlar bir daha bir araya gelmezler derdi. Ancak, en güzel ve en tatlı
bir şekilde ayrılırlardı.” Bundan da anlaşılıyor ki, şurayı oluşturan
komisyon arasında ve istişare esnasında faklı fikir ve düşünceler rahatça
tartışılmakta, münakaşa edilmekte, bu sebeple de farklı fikir ve düşünceler
nedeni ile arada dargınlık, kırgınlık, küskünlük olmamakta; bu da şuranın
özelliklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
“ BİR MİLLET,
İSTİŞARE YAPTIĞI SÜRECE ZİLLETE DÜŞMEZ”
Peygamber Efendimiz(s.a.s) : “
Bir millet, istişare yaptığı sürece zillete düşmez.” Buyurmuştur.( Buhari)İstişare ve istişarenin
önemini, atalarımız çok veciz şekillerde ifade etmişlerdir.” Soran dağlar aşar,
sormayan düz yolda şaşar.”, “ “El, elden üstündür.”, “ Akıl, akıldan üstündür.”, “ Ulu sözü dinleyen, ulu dağlar aşar.” Kaşgarlı
Mahmut: “ Geniş elbise parçalanmaz,
danışmakla gelen bilgi bozuk ve kötü çıkmaz.” Demiştir.
İstişareye önem
verilmemesi, uluların sözüne itibar edilmemesinin dramatik sonuçlarını, Yıldırım
Bayezid ve Timur arasında 28 Temmuz 1402 tarihinde yapılan Ankara Savaşında
görebiliriz. “1.Bayezid, adına yaraşır süratiyle geldiği Çubuk Ovası’nda,
Timur’un ordusunu, atları besiye bırakılmış, askerleri dinlenmeye çekilmiş,
dağınık ve emniyetsiz bir şekilde karşısında bulur. Tüm vezirleri, Paşaları ve
Oğulları hemen saldırıp imha hareketine girişmeyi istemişse de tarihi hatasını
yaptı. “
Bırakın Tatar Ordusu toplansın, adet üzre savaşalım” dedi ve
konakladı. Daha önce Timur ile anlaşmış olan Menteşeoğulları, Germiyanoğulları,
Saruhanoğulları Beyleri ve kuvvetleri, ihanet ederek karşı tarafa geçtiler.
1.Bayezid’in vezirleri de büyük oğlu; Emir Süleyman’ı, Osmanlı Devleti’nin
devamı için savaş alanından kaçırdılar. Mehmet Çelebi ve Mustafa Çelebi de
savaş alanını terk ettiler…Bayezid elinde kalan en sadık 10.000 kişilik
askeriyle... Timur-Tatar Ordusuna müthiş zararlar verdirdi. Ordusundan
kaçanları savaş alanına geri getirebilmek için, merkezinde bulunduğu
kuvvetinin, yanındaki Paşaların“ Çıkamayınız akşama kadar dayanırız, gece olunca
da geri çekiliriz”uyarılarına rağmen çıktı ve Tatar askerine
yakalandı, esir düştü.” ( Yılmaz Öztuna, Ankara Muharebeleri, İstanbul )
İSTİŞARENİN FAYDALARI
“ Şura”nın, her şeyden önce bilimsel bir düşünce yöntemi
ile doğruyu araması, ortaya çıkan ilahi iradeye bağlanması ve cüzi iradelerini,
kendi temennilerini, ortaya koymak için değil, hakkın hükmünü ortaya çıkarıp
belirlemek için harcaması gerekir.”( Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an
Dili, Cilt:2, Sh:545)
Şura
ortamı, katılımcılar arasında karşılıklı saygı, sevgi, itimat ve güveni tesis
eder. Görüşü alınan kişiler problem çözüm önerilerini, ideallerini ve yeteneklerini
ortaya çıkarmaktan memnun, mesut olurlar. İstişare sayesindefertler, üstlerine karşı,
iç dünyalarında olabilecek endişe, şüphe, önyargı, korku ve vesvese gibi
duygulardan arınırlar. Şura’ya dahil edilen kişiler gönlünü ve zihnini yanlış
telakkilerden temizleyerek, kendisinin bir değer olduğunun farkına varır. Kendisine
değer verildiğini bilen şahıs bu arzuyla daha çok itaat eder, amirlerine daha
çok bağlanır. Saygı,sevgi ve karşılıklı anlayış giderek artarak, dengeli,
uyumlu ve başarılı bir çalışma ortamı oluşur. İstişare uyuşukluğu, tembelliği,
korkaklığı ve çekingenliği giderir. Organizasyonun ortaya koyduğu hedefe
ulaşılmasında fikir serbestliğini, barışı, anlaşmayı, kaynaşmayı, paylaşmayı, beraber çalışmayı sağlar. İstişare,
organizasyonda yer alan fertlerde daha çok çalışma ve başarma isteği uyandırır.
İstişare hareket ve bereket getirir.Fertlerde başarma isteği,daha çok artar.
İnsanlarbilmediklerini, Allah’ın iradesine tabi olmuş, Allah’tan korkan,
şartlar ne olursa olsun doğru söyleyen, söylemleri ve davranışları ile örnek
olan, adil, emin, güvenilir ve dürüst
olan bilenlere sormak zorundadırlar.“
Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.”(Nahl :43)
“..Her ilim
sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.”(Yusuf : 76)
A.Osman TÜRKMEN
E.Eğitimci-Araştırmacı
BAYRAK ŞİİRİ Mİ OLUMSUZ ÖRNEK, YOKSA UYUŞTURUCU, ALKOL MÜ?
Öğrenciler karne aldı. Dünya’ da pek çok
ülkenin nüfusundan daha fazla olan öğrencilerimiz ve okullar tatile girdi.
Acaba, hiç aklınıza geldi mi?Çocuklarımızın okullarda öğrendiği, olumsuz,en
tehlikeli davranış, aşağıdakilerden hangisidir? Uyuşturucu, alkol, sigara, okul
çeteleri, şiddet, öğrencilere cinsel taciz, öğretmen ve sınıf yetersizliği, önemli
derslerden on okuldan sekizinde öğretmen olmaması mı? Hala devam eden taşımalı ve birleştirilmiş sınıflarda eğitim mi? Misyoner faaliyetleri mi?!...Yoksa, artık “
yap-boz” olmaktan çıkıp “ karalama defterine “ dönen Milli Eğitim mi?!..Hayır
bilemediniz! Milli Eğitim Bakanlığı’na
göre Öğrencileri “ İYİYE, GÜZELE, DOĞRUYA YÖNELTMEYEN VE İYİ ALIŞKANLIKLAR
KAZANDIRMAYAN” Merhum Arif Nihat ASYA’NIN, “BAYRAK ŞİİRİ” imiş.
“Milli
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Ortaöğretim Türk Edebiyatı kitaplarında yer alan
Arif Nihat Asya’nın “ Bayrak “ şiirinin “ Sana benim gözümle bakmayanın/Mezarını
kazacağım/Seni selamlamadan uçan kuşun/Yuvasını bozacağım” mısraları nedeniyle
kitaptan çıkarıldığını açıkladı. Dinçer, Talim Terbiyenin değişikliği çocukları
“ Seçilen metinler öğrencileri iyiye,
güzele, doğruya yöneltmeli, iyi alışkanlıklar kazandırmalıdır” hükmü
gereğince yapıldığını söyledi.”( Saygı ÖZTÜRK,05 Haziran, Sözcü)
Ülkemizde eğitim-öğretim ilmi, milli,
ahlaki, insani, Türk Milletinin inanç ve iman esaslarına, Türk Milleti’nin
şanlı tarihine yakışır ve uygun değildir. Türk Milletinin evlatları sigara,
alkol, uyuşturucu, fuhuş, misyoner faaliyetlerine ve sokaklara terk edilmiş
görünüyor. İşte, kısa kısa da olsa Milli Eğitim Bakanlığı’nın görmezden geldiği
çocuk ve gençlerimizin içinde bulunduğu ürkütücü gerçekler. Türk Milleti’ne ve
Türk Milletini yönettiğini sananlara, duyurulur. Bakalım, öğrencilere “ iyi
alışkanlıklar kazandırmayan” gerçek tehlikeler nelermiş, nereler ve
kimlermiş?!..
TÜRKİYE’DE EĞİTİM, ALKOL,
UYUŞTURCU, ŞİDDET VE MİSYONERLERE TESLİM EDİLMİŞ
1-YGS’de Sıfır Puan Alanlar 3 yılda, 3 Kat Arttı:Yükseköğretime
Geçiş Sınavı sonuçları ( YGS ): 2010 Yılında YGS’ de sınavı geçerli olan 1
milyon 487 bin 493 adaydan 14 bin 156 kişi sıfır almış; 2011 yılında 1 milyon
648 bin 240 adayın sınavı geçerli sayılmış, bunlardan 38 bin 269 kişi sıfır
almış; 2012 yılında 1 milyon 837 bin 344 kişinin sınavı geçerli sayılmış, 50
bin 805 aday sıfır puan almış! Diğer sonuçları belirtmeye gerek bile yok!
Eğitim sıfıra inmiş, sıfırın altına doğru gidiyor, manzara binlerce öğrenciyi, yüzbinlerce ana-babayı
“iyiye, güzele, doğruya” yöneltiyor, bu tehlike değil öyle mi?!
2-9-10 Yaşlarda Sigara, 10 Yaşında Alkol ve Uyuşturucu:TBMM Sokak
Çocuklarını Araştırma Komisyon Başkanı ve AKP, Siirt Milletvekili Öner Ergenç, 2006 yılında,
Uyuşturucu konusunda hazırladığı raporu Sayın Başbakan’a sunuyor. Raporda:”
Uyuşturucu, sigara ve alkol kullanımının 10 yaşına kadar düştüğü…Sigaraya
başlama yaşının 9-10 yaşına kadar gerilediği… Daha iki yıl öncesi uyuşturucu
kullanma yaşı 12 yaş civarlarıyken şimdi bu oranın 10 yaşına düştüğü…Madde
kullanımı artık ilkokuldan liseye kadar yayılmış durumda…Uyuşturucu almak için
para bulamayanların gasp, fahişelik, hırsızlık, cinayet gibi suçları
işledikleri, kızlar da para bulmak için fuhuş yapmaktadırlar.”Deniyor.
Uyuşturucuyu önleme konusunda 2006 dan bu yana hangi tedbirler alınmış? Hiç!..Hiç
olduğu nereden belli. İşte ispatı :İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Başkomseri
Dr. Ali ÜNLÜ,” Hedef Sensin “ Proje çalışmasını, 2010 Mayıs ayında
alınan sonuçları şöyle ifade ediyor: “İstanbul Zeytinburnu’nda 13 bin
İlköğretim ve lise öğrencisi üzerinde bilgilendirme ve anket çalışmasında
bulunduklarını, çıkan sonuçlara göre sigara kullanım oranının yüzde 87, alkol
kullanım oranının yüzde 72, uyuşturucu hap kullanım oranının yüzde 28, esrar
kullanım oranının ise yüzde 32 oranında olduğunu söyledi.” Yine başka bir
çalışmada İstanbul İl Milli Eğitim ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün “ 154 okulda
31 bin 272 öğrencinin katıldığı “ MADDE KULLANIMI” araştırmasında; öğrencilerin
5’te 1’i mutlaka sigara ya da alkol kullanıyor. Veriler, 14 ila 18 yaş arası
gençliğin uyuşturucu bataklığına saplandığını” gösteriyor. Yeşilay Genel
Başkanı Muharrem Balcı 12 Mart 2012 tarihli açıklamasında: “ Birçok ilde “ 5 AL 3 ÖDE” promosyonuyla uyuşturucu madde
satılıyor.” Bazı uzmanlar ise “uyuşturucunun girmediği okul yok.”
Diyor.
Ankara Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi
ve Eğitim Merkezi Klinik Şefi Doç. Dr. Nesrin Dilbaz: “ Hastaların yüzde 95’i
15-18 yaş grubunda…Esas kullandıkları madde ise yüzde 71 bally, yüzde 16
esrar..10-11 yaşındaki çocuklar uyuşturucu satıcılığı, kapkaç, hırsızlık gibi
suçlara bulaştırılıyor… Bağımlılar
arasında sokak çocuklarının oranı yüzde 6, aileleri ile yaşayanların oranı
yüzde 94…Uyuşturucu suçluları son 10 yılda büyük artış gösterdi.” Diye
belirtiyor. Buna paralel olarak ta
uyuşturucudan ölen genç sayısı da artarak devem ediyor…
3-Okullarda Şiddet Artarak Devam Ediyor: CHP Antalya Milletvekili
GürkutAcar’ın soru önergesine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in verdiği cevap,
“2006 ila 2011 yılları arasında okullarda kayıt altına alınan şiddet içerikli
olay sayısının 7006 olduğunu ortaya çıkardı.”Samsun 19 Mayıs Üniversitesi
Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bozkurt KOÇ, 15 farklı lisede öğrenim
gören 1381 lise öğrencisinin katılımıyla yaptığı araştırmaya göre: “ Ailede
şiddete uğradığını belirten öğrencilerin okulda şiddet davranışında bulunma
oranı % 52.2,..öğrencilerin % 17.1’i silah ya da kesici bir alet taşıdığını
belirtiyor. Silah ya da kesici bir alet taşıdığını belirten öğrencilerin okulda
şiddet davranışında bulunma oranı % 54.1 iken, silah ya da kesici bir alet
taşımadığını belirten öğrencilerde bu oran % 20.7. Öğrencilerin % 5’i bir çete
içerisinde bulunduğunu belirtiyor…bu öğrencilerin okulda şiddet davranışında
bulunma oranı % 73.1…öğrencilerin alkol kullanma durumu arttıkça, okulda şiddet
davranışında bulunma oranlarının da arttığı görülüyor…Bir kere alkol
kullandığını belirten öğrencilerin % 54.3’ü, ara sıra alkol kullandığını
belirten öğrencilerin % 75’i okulda şiddet davranışında bulunduğunu
belirtiyor.”( İHA, 24 Mayıs 2012)
Okullarda ki, öğrenci ve öğretmen
cinayetlerinin, cinsel taciz ve tecavüzlerin arkasında yatan gerçek: Okul çeteleri,
alkol, uyuşturucu ve en önemlisi okulların disiplinden uzak, kuralsız; başıboş davranışların kural haline
getirilmesinden başka bir şey değildir.
4-Cinsel Taciz, Tecavüz:Milli
Eğitim Bakanlığı’nın “ İlköğretim Okullarında cinsel taciz ve tecavüz
araştırması” raporuna göre “ 2000-2010 yılları arasında 65 cinsel taciz ve
tecavüz vakası ortaya çıkıyor, tacize maruz kalan 65 öğrenciden 2’sinin erkek
olduğu belirtiliyor. “Aile Sağlığı çerçevesinde bazı okullarda “EŞCİNSELLİK DERSİ VERİLDİ”tepki gelince
uygulama durduruldu.”(Zaman16.03.2007)Öyle dersler verilmiş, öğrencilere öyle
kitaplar tavsiye edilmiş ki, insanın yüzü kızarır!..” Haya, imandandır.” Diye
boşa denmemiş..Tabi, haya varsa!..
5-Misyoner Faaliyetleri: 7 Haziran 2010
tarihli gazeteler : “ Erzurum’da Misyonerlik faaliyetleri İlköğretim okullarına
kadar indi.” Erzurum-Palandöken ilçesinde 70.Yıl İlköğretim Okulunda, “ 1Kutsal
Kitap Araştırma Merkezi- Dinin Ötesinde- Serisi Kitapçıkları dağıtıldı. Kitapçıkların
onayı “ Kültür ve Turizm Bakanlığı“ na ait..
19 Şubat 2011, AKP İzmir Milletvekili
İbrahim Hasgür : “ İzmir Kent Konseyi ile Işık Kilisesinin ortaklaşa
düzenlediği organizasyonda, okuma bilincini geliştirme bahanesiyle
Hıristiyanlık propagandası yapan Kubak Yayıncılık’a ait dergi ve kitaplar
dağıtılırken velilerin gözü önünde İncil’den bölümler okunuyor…” Luka ve Matta
ayetlerini okuyun ve yıldızı boyayın.” İfadelerinin yer aldığı birçok bulmaca
bulunuyor.” Dergilerin yanı sıra Hıristiyan hikayelerinin anlatıldığı kitaplar
da dağıtılıyor.” Şeklinde konuşuyor. Bu okullar,
Belediyeye mi? Işık Kilisesine mi? Yoksa Milli Eğitim Bakanlığına mı bağlı?
Sayın vekil,tedbir almak size düşmez mi? Kimi, kime şikayet ediyorsun?!..
Türk Time Dergisi Mayıs 2010
sayısında : “ Misyonerler eli ile Ankara’da Keçiören Müjde Kilisesi, Kurtuluş
Kilisesi, Batıkent Protestan Kilisesi ve Balgat Protestan Kilisesi
koordinatları birleştirildiğinde Ankara haritası üzerinde Hıristiyanlığın
simgesi olan haç görüntüsü ortaya çıktı.”, “…8 milyon İncil dağıtıp, su gibi
para dağıtan misyonerlerin propaganda faaliyetleri özellikle lise son sınıf ve
üniversite öğrencileri üzerinde yoğunlaştırılıyor.” Diye belirtiliyor
TÜRKİYE’DE EĞİTİM KENYA’DAN GERİDE
“ 21. Yüzyılda Öğretmenleri Hazırlamak ve Okul
Liderlerini Geliştirmek “ adını taşıyan OECD raporuna göre, “Türkiye’de önemli
derslerde on okuldan, sekizinde öğretmen açığı var…”
Milli Eğitim Bakanının Anadolu Ajansına
dediğine göre 2011 Ekim ayı itibariyle 126 bin 137 öğretmen, 160 bin derslik
açığı bulunuyor.Ben kendimi bildim bileli öğretmen ve sınıf açığı var. 350
binden fazla öğretmen adayı da görev bekliyor. Acaba neden?
Haber Türk Tv’ de 7 Mart 2012
günü akşamı, “ Hayatımız Sınav” Programında Eğitimci Cihat Şener; “ Türkiye’de
Ulusal gelir içinde eğitime ayrılan pay 171 ülke arasında 132. Sırayı aldı.Ortaokullaşma
oranında Türkiye 194 ülke arasında 113.(2011 yılında). “ Okula gitme yılına göre Türkiye 173 ülke arasında
Kenya’dan bile geride kalarak 115. Sırayı aldı.” Diye koşuyordu… 125 bin
çocuğumuz hala okula gitmiyor. Taşımalı eğitime devam.. 600 bin öğrencimiz
Birleştirilmiş Sınıflarda okuyacak. Milyonlarca öğrenci hala 17. Yüzyıldan
kalma dört duvar arasındabazen 50-60 kişilik sınıflarda öğrenime devam ediyor..
Daha neler, neler?!.. Ve Milli Eğitim Bakanlığına göre, bunların hiçbirisi
öğrencilere ve 75 milyon Türk Milleti’ne “ olumsuz düşünce ve davranışa” neden
olmuyor!..Merhum Arif Nihat ASYA’nın 1940 yılında, gaz lambasında yazdığı ve
şafak vakti bitirdiği 72 yıldır aşkla, şevkle, gurur duyarak okuduğumuz “BAYRAK
ŞİİRİ “ olumsuz örnek oluşturuyormuş!..Bir eğitim-öğretim sonunda,Türkiye’de
eğitimin manzarası kısaca böyle!..Uyuyanlar, uyansın!.. 09 Haziran 2012
Ali Osman TÜRKMEN
Emekli
Eğitimci-Araştırmacı
4 Haziran 2012 Pazartesi
Yazar Akademisi Derneği olağan üstü Genel Kurul Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu Aday Listesi
Yönetim Kurulu Asil Üyeler
1-Ogün Deli
2- Nevin Balta
3-Saim Nezihi Aytaç
4-Ömer Sabri Yolaş
5-Orhan Selen
6- İ.Bahtışen Oral
7-Ayşemden Ekal
Yönetim Kurulu Asil Üyeler
1-Mehmet Altıparmak
2-Gönül Şen Çil
3- Mustafa Gürbüz
4-Sultan Kılıç
5-A.Osman Türkmen
6-Arzu Kök
7-Dr. Ahmet Fidan
Denetleme Kurulu Asil Üyeleri
1-Meral Çevik
2-Ömer Bolat
3-Songül Dündar
Denetleme Kurulu Yedek Üyeleri
1-Soner Genç
2-Fatma Başarır
3-Didem Şentürk
15 Mayıs 2012 Salı
DR.MÜCAHİT PEHLİVAN
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1Ni9HqV0jZyIVW3dZGxvmCq43-UtwtHz9L7SvZGeXinC2gNhZtl-MPfa2dgjhoQQ_ubHEJBVPF5V-wKwRvLiYKHth-X5uz6p-F2kSt1v2jdKZwfUX3hqMatEjSyAwle6LE3YhY_wYqo5X/s320/m%C3%BCcahit+pehlivan.jpg)
12 Mayıs 2012 Cumartesi
İ.ORAL BAHTIŞEN
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQ8GZ4UIqWfqYFQSMih7wf8SDnISA_nEVncHviO0VQpuJ9ILHGn8lj4qHwvMyFdRMH89PecupSh_KqzNpEhsQOWj_EVmoWhRQZKefGcGT6LUMEW59XuDVsPt5BmEayHRbZz5EApM2LQuER/s1600/i.oral+baht%C4%B1%C5%9Fen.jpg)
İ. ORAL BAHTIŞEN'İN FOTOGRAFLARINDAN
11 Mayıs 2012 Cuma
YAZAR AKADEMİSİ DERNEĞİ'NİN BÖYLE GÜZEL BİR LOGOYU KULLANMASI İÇİN ÇALIŞAN VE HEDİYE EDEN SAYIN VAHİD TALİB BEY EFENDİYE TEŞEKKÜR ETMEK İSTERİM.
kısaca VAHİD TALİB HOCA ;
kısaca VAHİD TALİB HOCA ;
VAHİD TALİB
Bakü’de doğan Vahid Talib, 1966 yılında başladığı Azerbaycan Devlet
Ressamlık Okulundan 1972 yılında ressam olarak mezun oldu. 1972 – 1974 yılları
arasında Azerbaycan Sinema Kurumunda film ressamı olarak çalıştı. Eğitim
sahasını genişletmek amacıyla girdiği
Moskova Çizgi Film Ressamlığı Bölümünden 1974 – 1976 yılları arasında
Animatör (Çizgi Film) Ressamı olarak
mezun oldu ve 1976 –1979 yılları arasında Azerbaycan Sinema Kurumunda Çizgi
Film Ressamı olarak çalıştı.
Edindiği deneyimler ve akademik bilgiler doğrultusunda daha kapsamlı
bilgi birikimine sahip olmayı hedefleyen Vahid Talib, 1979 – 1983 yılları
arasında Moskova Üniversitesi Ressam ve Çizgi Film Yönetmenliği Bölümünden
mezun oldu. 1983 – 1993 yıllarında Azerbaycan Sinema Kurumunda 15 (on beş)
çizgi film ve 5 (beş) belgesel filmde ressam ve yönetmen olarak görev aldı ve
bu çalışmalarıyla uluslararası yarışmalarda birçok ödül kazandı.
1993 yılında Denge Animasyon Şirketi tarafından Türkiye’ye davet edildi
ve Alman ve Amerikan işbirliği ile yapılmış filmografilerde çizgi film
yönetmeni olarak birçok projeye imza attı. 1999 – 2001 yıllarında Meteksan
(Eğitim Yazılım Bölümü) firmasında da Çizgi Film Yönetmeni olarak çalışan Vahid Talib , 2001 – 2003 yılları
arasında Ankara’da Yapımcı Tasarım ve Reklam Ajansında Sanat Yönetmeni olarak
da birçok projeye hayat verdi. Halen çalışmalarını serbest olarak devam
ettirmektedir.
ANKARA Olgunlaşma
enstitusu. Çizgi film (ANİMASYON)Danısman hoca gorevini devam etmekdedir
Resimlerin bir kısmı; A.B.D,Fransa ,Almanya , Macaristan,
Bulgaristan, Moskova , Azerbaycan , ve
Ankara’da da özel koleksiyonlarda
bulunmaktadır.
Sergileri;
1982
–1993 Bakü Azerbaycan Kültür ve Sanat Merkezi
/ Kişisel ve KarmaSergiler
2001 Ankara
Kültürünü Yaşatma Derneği / 75. Yıl
Kültür Merkezi Karma _ ANKARA
2003 Kocatepe
Rotary Kulübü / Türk Japon Kültür Vakfı –
Kişisel _ ANKARA
2003 Çankaya
Belediyesi Çağdaş Sanatlar Galerisi Kişisel _ ANKARA
2003 2.
Uluslararası Resim Festivali Karma _
ANTALYA
2004
Dedeman
Art Galeri
Karma _ ANKARA
2004 Nefertiti Sanat Galerisi Kişisel
_ ANKARA
2004 TÜRKSAV – Zafer Çarşısı /
“Nevruz” Karma
_ ANKARA
2004 Denta Form Sanat
Galerisi
ANKARA
2004 65 DEVLET RESİM VE HEYKEL SERGİSİ ANKARA
2005
HALK
BANKASI / Kişisel
_ ANKARA
2005 TÜRK – AMERKAN DERNEGİ
/Kişisel _ ANKARA
2006
EVİM-EVİM
SANAT GAL : / Kişisel
_ ANKARA
2006 ZEFER CARŞISI / KARMA
_ ANKARA
2006 ERCİYES ÜNİVER.
GÜZEL.SANAT.FAKÜLTESİ KARMA _ KAYSERİ
2007 Birleşmiş Ressamlar ve
Hekeltraşlar Dernegi karma _ ANKARA
2007 M . RAHMİ KOÇ Müzesi Sergi
Salonu / Kişisel Sergi KİŞİSEL _ ANKARA
2008 Mersin Ticaret ve Sanayi Odası
Sergi Salonu Kişisel _ MERSİN
2009 VakıfBank Atakule Sanat Galerisi (
II. Salon ) Kişisel _
ANKARA
2010 Birleşmiş Ressamlar ve
Hekeltraşlar Dernegi karma _
ANKARA
2011 Başkent unverstesi güzal
sanatlarda
kişse _ ANKARA
Mesleki Kuruluşlara Üyeliği : ASIFA – Uluslararası Animasyon
Federasyonu, Azerbaycan Sinema Birliği,
BİRLEŞMİŞ RESSAMLAR VE HEYKELTRAŞLAR DERNEGİ .Association internationale
des Artis Plastigues .TÜRK JAPON DERNEĞİ, www.turkishpaintings.com üyesi.
10 Mayıs 2012 Perşembe
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8vyHBeIz1lovNzJoFe4RtKo37vYok5bixju9iw1Py1DIS2KGwlCjpbgy7myT_nTu-f6Zcr92crJvTg5_VaekTErUypYc1vkL36Srf88nx9JFoN2m9kUL4XgfcQAVr6wegZs8wY6nTwGME/s320/ahmet+akat.jpg)
1993 te profesyonel anlamda Tiyatroya adım attım... 1997 yılında Ankara Genç Oyuncular Tiyatrosunu kurdum... Tiyatroda; oyunculuk, yönetmenlik, koordinatötlük yapıyorum... Sessiz Ölüm isimli tiyatro oyunu, Töre isimli roman, Ankara Sokakları isimli şiir kitaplarını yazdım... Şu sıralar ŞEYTANLAR MI MELEKLER Mİ? İsmli dizi film senaryosunu yazıyorum... 1995 yılından beride bir çok dizi filmde bölüm oyunculuğu yapıyorum...
AHMET AKAT YAZAR AKADEMİSİ DERNEĞİ'NİNDE KURUCU ÜYESİ OLARAK GÖREVİNE DEVAM ETMEKTEDİR.
1977 Gerede lisesi edebiyat bölümü1979 Ankara ünüversitesi SBF 2.sınıf terk İ1980-2004 Akajans-milliyet-hürriyet-ntv-trt gibi basın kuruluşlarında muhabirlik,yazarlık ve yöneticilik.1984 yılında Geredemiz Gazetesinin Kuruluşu ve yönetimi (halen Yayını devam Ediyor) Anadolu basın birliği başkanlığı,Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı 60 yakın kamu ve özel kuruluş dernekleri başkanlığı,turizm BYK başkanlığı İnsan Kaynakları Müdür Yardımcısı İnsan Kaynakları planlaması yapmak ve uygulanmasını sağlamak,Performans değerlendirme sistemlerini oluşturmak ,Personel alımı ile ilgili sistemlerin oluşturulmasını sağlamak,Personel oryantasyonu, motivasyonu ve ödüllendirme sistemleri ile ilgili çalışmaları yürütmek ,İnsan Kaynakları Uzmanı,Personelin eğ-itim ihtiyaçlarının belirlenerek, uygun eğ-itim programlarının organizasyonu,Ücretlendirme politikaları ile ilgili piyasa araştırmalarını yapmak ,2002 GİZMOR, Eğitim Uzmanı
KATILDIĞI KURSLAR Personel Seçme ve Yerleştirme, Değişik kurumlara ait halkla ilişkiler ve yöneticilik eğitimi ve motivasyon sertifikaları,Ücretlendirme politikaları, 1995, İstanbul ,Ankara Ticaret odası,İstanbul ticaret odası,katkılarıyla açılan kurslara katılım ve sertifikaları,22 yıllık profesyonel basın hayatım soncu seref basın kartı sahibi,turizm alanında eğitim ve sertifikalar
ÜYE OLUNAN KURULUŞLAR: Yazar Akademisi Dernegi Kurucu üyesi,İstanbul Gazeteciler cemiyeti,Bolu Gazeteciler Cemiyeti,Tursab üyeliği,Genç işadamları dernekleri,İnsan Kaynakları Derneği
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)